• Ana Sayfa
  • Hayat
    • Temiz Hava Herkesin Hakkı
    • Her Yere Adımızı Yazdık
    • Düşünen Birey Olmak
    • Sosyal Medya Paylaşımları
    • Ruhsal Gelişim
    • Milliyetçilik Üzerine
    • İnsan Haklarında Eşitlik
    • Düşünce Özgürlüğü
  • Vedik Astroloji
    • Satürn Retro Transiti
    • Karmik Zihin Kalıpları
    • Astrolojik Farkındalık
    • Ay'ın Dispozitörü
    • Astroloji ve Özgür İrade
    • Özgür İradeyi Kullanmak
    • Venüs ve Merkür Balık'ta
    • Karamsar Düşünceler
    • Karamsar Düşünceler 2
    • Gölge Yanınızla Tanışın
    • Jüpiter Ardra Örneği
    • Satürn 3. Evde
    • Yazarlık Nakşatraları
    • Vedik Astrolojide Rüyalar
  • Hakkımda
    • Hakkımda
  • Daha fazlası
    • Ana Sayfa
    • Hayat
      • Temiz Hava Herkesin Hakkı
      • Her Yere Adımızı Yazdık
      • Düşünen Birey Olmak
      • Sosyal Medya Paylaşımları
      • Ruhsal Gelişim
      • Milliyetçilik Üzerine
      • İnsan Haklarında Eşitlik
      • Düşünce Özgürlüğü
    • Vedik Astroloji
      • Satürn Retro Transiti
      • Karmik Zihin Kalıpları
      • Astrolojik Farkındalık
      • Ay'ın Dispozitörü
      • Astroloji ve Özgür İrade
      • Özgür İradeyi Kullanmak
      • Venüs ve Merkür Balık'ta
      • Karamsar Düşünceler
      • Karamsar Düşünceler 2
      • Gölge Yanınızla Tanışın
      • Jüpiter Ardra Örneği
      • Satürn 3. Evde
      • Yazarlık Nakşatraları
      • Vedik Astrolojide Rüyalar
    • Hakkımda
      • Hakkımda
  • Ana Sayfa
  • Hayat
    • Temiz Hava Herkesin Hakkı
    • Her Yere Adımızı Yazdık
    • Düşünen Birey Olmak
    • Sosyal Medya Paylaşımları
    • Ruhsal Gelişim
    • Milliyetçilik Üzerine
    • İnsan Haklarında Eşitlik
    • Düşünce Özgürlüğü
  • Vedik Astroloji
    • Satürn Retro Transiti
    • Karmik Zihin Kalıpları
    • Astrolojik Farkındalık
    • Ay'ın Dispozitörü
    • Astroloji ve Özgür İrade
    • Özgür İradeyi Kullanmak
    • Venüs ve Merkür Balık'ta
    • Karamsar Düşünceler
    • Karamsar Düşünceler 2
    • Gölge Yanınızla Tanışın
    • Jüpiter Ardra Örneği
    • Satürn 3. Evde
    • Yazarlık Nakşatraları
    • Vedik Astrolojide Rüyalar
  • Hakkımda
    • Hakkımda

Hayat Üzerine Düşünceler...

Özgürlüğün Kökü: Düşünmeye İzin Verilmesi

Bir ülkede düşünce özgürlüğü ne kadar varsa, o kadar güçlü bireyler yetişir. Çünkü düşünmek; sadece kelime üretmek değil, kendini tanımak, ifade etmek ve fark yaratmak demektir. Ama işte mesele tam burada başlıyor: Türkiye’de insanlar düşüncelerini ifade ettikleri için hâlâ suçlanabiliyor.


Batıda düşünce özgürlüğü, sistemin en temel yapı taşı. Elbette Avrupa'da bile bazı sınırlar var: Irkçılık, nefret söylemi, dini hakaret gibi konularda bir denge gözetiliyor. Ama bu sınırlar dışında, bir düşünceyi dile getirmek olağan. Biri size “senin fikrini saçma buluyorum” dediğinde, karşılık olarak dava açmıyorsunuz. Ya cevap veriyorsunuz ya da geçip gidiyorsunuz. Çünkü fikir, fikirle tartışılır.


Amerika’da bu özgürlük çok daha keskin. Hatta öyle ki, sosyal medyada bir kişinin fotoğrafına yorum olarak ağır ifadeler yazmak bile düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilebiliyor. Çünkü orada toplum şu bilinçle büyüyor:

“Biri bana çirkinsin derse, ben çirkin olmam. O sadece bir görüş beyan eder. Takdir, halkındır.”


İşte tam da bu yüzden, özgürlük bilinciyle büyüyen bireyler özgüvenli oluyor. Kendisini başkasının gözüyle değerlendirmiyor. Kendi iç merkezinden hareket ediyor. Ne düşündüğünü söylemekten çekinmiyor, çünkü fikirlerin suç değil, zenginlik olduğunu öğrenmiş hale geliyor.


Türkiye’de ise bu yapı henüz tam anlamıyla oturmuş değil. Üstelik bu çelişki yalnızca iktidar kanadında değil; muhalif kesimde de çokça görülüyor. Sık sık devleti eleştiren bazı kişiler, sosyal medyada kendilerine yapılan yorumları "hakaret" sayıp dava açabiliyor. Ve böylece, bizzat şikâyet ettikleri baskıcı sistemi kendi elleriyle yeniden üretiyorlar.


Bu bir ironi değil mi?


Bir insan, düşünce özgürlüğüne gerçekten inanıyorsa; yalnızca kendi görüşlerini değil, kendisine zıt görüşlerin de var olma hakkını savunur. Aksi takdirde, fikir özgürlüğü değil; fikir seçkinciliği olur bu. “Ben konuşayım, ama bana kimse laf etmesin” tavrı; otoritenin değil, özgürlüğün karikatürüdür.


Kaldı ki, bir çocuk eğer bebekliğinden itibaren “her sözünün denetlenebileceği” bir ortamda büyürse, o çocuk özgüvenli değil, tetikte olur. Hep kontrol altında, hep kendini sansürleyen biri olur. Kendi fikirlerini değil; başkalarının hoşuna gidecek cümleleri seçer. Eleştiriden korkar. Sessizleşir. Zamanla kişiliğiyle değil, onaylanma arzusu ile şekillenir.

Ama bir çocuk “fikirlerim kıymetlidir, duyulmaya değer” inancıyla büyürse; o çocuk düşünmeyi sever. Yanlış yapmaktan korkmaz. Kendini düzeltir, dönüşür, gelişir. Çünkü gelişmenin ilk adımı, konuşmaya cesaret edebilmektir.

Gerçek özgürlük, sessizliği değil; konuşmayı büyütür.


Bu ülkenin gerçek kalkınması, sadece yollarla, köprülerle ölçülemez. Bence asıl kalkınma, insanların artık şu cümleyi rahatlıkla kurabilmesiyle başlar:

“Ben böyle düşünüyorum. Katılmasanız da bunu söyleme hakkım var.”


Ve bir gün çocuklarımız, fikirlerini ifade ettikleri için korkmadan büyüyebilecekleri bir ülkede yaşarlarsa; işte o zaman gerçek anlamda özgür, güçlü bir toplumdan söz edebiliriz.

Telif Hakkı © 2025 Hayat ve Astroloji - Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerez kullanılır.

Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.

Kabul Et